BAŞKANIMIZIN 44.TEB OLAĞAN BÜYÜK KONGRE KONUŞMASI
Sayın Divan, Değerli Merkez Heyeti Üyeleri, Değerli Denetleme Kurulu Başkanı ve Üyeleri, Değerli Oda Başkanları ve Yöneticileri, Çok Kıymetli Meslektaşlarım, sizleri şahsım ve Osmaniye Eczacı Odası adına saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
2020 yılında Covıd-19 ile başlayan felaketler silsilesi 2024 e sayılı günler kaldı, hala şekil değiştirerek devam ediyor. 2021 yılının Temmuz ayına damgasını vuran orman yangınlarıyla bizim de ciğerlerimiz yandı. Ülkemizin bir tarafı yanarken diğer tarafı da sel felaketleriyle mücadele ediyordu. 2022 yılında da çok iç açıcı şeyler yaşamadık maalesef. Amasra maden faciasında 42 kişi hayatını kaybetti. Görevi başında öldürülen, darp edilen sağlık çalışanları ve daha nicesi. 2023 yılı da felaketler silsilesine damgayı vurdu.
6 Şubat saat 04.17, kimimiz uykumuzdan uyandık kimimiz hiç uyanamadık. O gün hepimiz aslında kendi kıyametimizi yaşadık. Yeryüzünün insanlıktan almaya çalıştığı biri öcü vardı sanki. Hava soğuk, kimi şehirde yağmur, kimi şehirde kar vardı. Evlerimizden sağ çıkabildik çok şükür fakat felaketin boyutu hakkında bir fikrimiz yoktu. Pandemiyle başlayan yaşam şeklimizdeki değişiklik ve psikolojik sorunlar depremle bambaşka boyutlara taşındı.
Tarif edilemeyecek bir olay ve tarif edilemeyecek bir acı yaşadık. Tüm bu olaylar çerçevesinde hayatını kaybetmiş meslektaşlarımıza, teknisyen arkadaşlarımıza ve hayatını kaybetmiş vatandaşlarımıza tekrar sizlerin huzurunda ALLAH’ tan rahmet geride kalanlara sabırlar diliyorum. Bütün bu felaketler yaşanırken biz eczacılar ne yaptık biraz bunlara değinmek istiyorum. Pandemi oldu sahadaydık, deprem oldu yine sahadaydık. Hiçbir zaman ilaç-eczacılık hizmetinde bir aksama yaşatmadık. Yetkili mercilerin organize olup yerine getiremediği görevlerini de bize yüklediler. Sağlık bakanımız ve devlet büyüklerimizden kimse adımızı ağzına almadı. Herkese bin bir teşekkür edilirken ‘eczacı’ diyemediler. Asrın felaketi dedikleri depremde kimse ilaç yok diye çırpınmadı.
Değerli meslektaşlarım, Türk Eczacıları Birliğimizin koordinesinde o kadar hızlı bir organizasyon gerçekleşti ki kimse ilaç ve tıbbi sarf malzemesinde herhangi bir aksama veya eksiklik yaşamadı. Türkiye’nin dört bir yanından eczacı odalarımız ve meslektaşlarımız, gönüllü olarak aylarca deprem bölgelerinde nöbetleşe hizmet verdi. Bölgemize yapılan tüm yardımlar için hepinize tek tek teşekkür etmek istiyorum. Meslektaşlarımla, mesleğimle ve Birliğimizle gurur duydum. Sahra eczaneleri kurduk emek emek, Bakanımız onu da üstlendi. Kızılay bize çadır sattı! İşte Devlet bu kadar yanında yoktu biz eczacıların. Osmaniye deprem bölgesi listesinden çıkarıldı. Biz deprem yaşamamışız gibi! Sesimizi duyuramadık. Komşu illerimizin yardıma bizden daha çok ihtiyacı var diyerek kendi acımızı unuttuk biz. Çevre illere yardıma gittik, elimizden gelen ne varsa yapmaya çalıştık fakat biz unutulduk. Depremde 1010 vatandaşımızı kaybettik, 173 binamız yıkıldı. 527 si acil olmak üzere 9000 ağır hasarlı binamız, 1054 adet orta hasarlı binamız vardı. Bunlar toplamda 30 bin bağımsız bölüm. Yıkılan ve hala yıkım sırası bekleyen binalarımız nüfus ve yüzölçümü oranladığı takdirde aslında diğer illerimiz kadar kaybımız vardı.
Osmaniye’de 484 koduyla ilaç karşılama Temmuz ayı sonunda sona erdi. Mücbir sebep kapsamına alınmadık. Haklarımız bir bir elimizden alındı. Yaşanan depremin üvey evladı biz Osmaniyeliler olduk. Yaralarımızı kendi kendimize sarmayı öğrendik. Birliğimiz tarafından zarara uğramış eczacılarımıza ivedilikle destek ödemeleri yapıldı, meslektaşlarım adına teşekkür ederim. Ayrıca oda binamızın tekrar kullanılabilir hale gelmesi için de bizlere destek ödemesi yapıldı. 16 Eylül’de oda binamıza geçebildik. Yapılan destekler için de ayrıca teşekkür ederiz. Yardımlaşma sandığının değerini bir kez daha anlamış olduk.
Kıymetli meslektaşlarım, Meslek sorunlarımıza gelecek olursak hepimiz eczacıyız ve birçoğumuzun eczanesi var. Hepimizi aynı düzeyde etkileyen birçok sorunumuz da var. Benden önce kürsü alan oda başkanlarımız her birine tek tek değindi. Ben de tekrar aynı şeyleri söyleyip kıymetli zamanınızdan daha fazla almak istemiyorum. Önümüzü çok ciddi tıkayacak bir sorunumuz var, ona değinmek istiyorum sadece.Sayısı gün geçtikçe artan eczacılık fakülteleri. Eczane açmak için nüfus sınırlaması getirilirken bir yandan da verilen mezun sayılarıyla bu sınırların aşağıya çekilmesine sebep olan fakülte sayıları nasıl bir tezatlıktır anlamak mümkün değil.
Yetersiz akademik kadro, yetersiz fiziki koşullar, yetersiz istihdam alanı… bu koşullarda mezun olan meslektaşlarımızdan işsiz eczacı ordusu oluşmaya başladı bile. Her bir eczacılık fakültesi öğrencisi aynı düzeyde, aynı fiziki koşullarda ve en önemlisi eczacılık fakültesi mezunu akademisyenlerden ders almayı hak ediyor. YÖK hangi mantıkla fakülte açmaya devam ediyor anlayamıyoruz. Fakülte ve mezun sayısındaki artışı önlemek için çözüm yolları aranmalı, kapsamlı bir çalışma yapılıp yetkili mercilere derdimizi anlatabilmeliyiz. Osmaniye Eczacı Odası olarak bu çalışmaya elimizden gelen katkıyı vermeye gönüllüyüz.
Değerli meslektaşlarım, çoğu meslektaşım hiçbir şey yapmadan, oturduğu yerden elinde telefon, tablet, bilgisayar yazıyor da yazıyor. Türk Eczacıları Birliği ne yapıyor? Önce dönüp bir kendimize soralım, biz mesleğimiz için ne yapıyoruz? Bizler güçlü, mücadeleci, her zaman tek ve bir olmalıyız ki birliğimiz de arkasındaki güçle hareket etsin. Örnek vermek gerekirse; Miting ertelenmek zorunda kaldı, katılım yarıya düştü. Miting keyfiyetten ertelenmedi sayın meslektaşlarım. İlk katılımın yarıya düşmesi değil, iki belki üç katına çıkması gerekirdi. Yapılan her eylem atılan her adım hepimiz için. Bu yüzdendir ki çuvaldızı kendimize sonra iğneyi başkasına batıralım. Çağ değişti, interaktif katılımlarla odalar arası toplantılar yapabiliriz. Çalışmalar yapıp sorunlarımıza çözüm önerilerinde bulunabiliriz. Birliğimize yapılan her katkı kendimize yaptığımız katkıdır. Değinmek istediğim bir konu daha var, sosyal medyanın en etkili kullanıldığı bir dönem geçirdik Birliğimize bu etkin kullanım için çok teşekkür ediyorum.
Sözlerime Ulu Önder Gazi Mustafa Atatürk’ün şu cümleleriyle son vermek istiyorum. “ Yalnız tek bir şeye ihtiyacımız vardır, çalışkan olmak. Servet ve onun tabii neticesi olan refah ve saadet yalnız ve ancak çalışkanların hakkıdır.” Bu vesileyle Cumhuriyetimizin 100. Yılını da tekrar kutlamak istiyorum. Nice 100 yıllara, Cumhuriyetle! Bugün bu kürsüde söz alabiliyorsam Cumhuriyet sayesindedir, Atatürk sayesindedir. Minnettarım…
Kongremizin hepimiz için hayırlı olmasını diliyorum.
Saygılarımla…